Bir sandık
odasında bir araya gelmiş üç valiz ve iki sandık nasıl başladığını bilmediğimiz
bir konuşma içindeler. Biz çok fermuarlı, tekerlekli kırmızı valizin kendini
övdüğü kısımda dahil oluyoruz öyküye. Kırmızı valiz uçaklara binmesi ve
uluslararası yolculuklar yapması ile övünüyor. Londra, Viyana, Roma
yolculuklarının anısı etiketler hala üzerinde duruyor.
Kırmızı valizin
kendisini bu kadar övmesine dayanamayan yaşlı tahta bavul da kendi hikayesiyle
övünüyor. Bu defa da meşin bavul konuya dahil olup 1950’li yıllardaki Paris
gezisinden ve bütün Avrupa’yı nasıl dolaştığından bahsediyor.
“Başka ülkelere
yolculuk yapmak üstünlük mü sağlarmış” diyerek söze başlayan tahta sandık “Ben
hayat taşıdım, hayat!” diyerek kendini övme yarışında olanların muhabbetine son
noktayı koyar. Mübadeleden bahseder…
Tahta sandığın
dediği gibi, kendini başkalarından küçük
de büyük de görmemek gerekir, kendi değerinin ve her insanın kendine özgü
değerinin olduğunun farkında olmak gerekir.
Biz (Zeynep)
mübadelenin ne demek olduğunu, Lozan antlaşması ile yaşanan nüfus değişimini bu
güzel kitabımızdan öğrendik.Yaptıkları ile,
gezdikleri ile övünmenin hoş olmayan bir şey olduğunu öğrendik.
Okumayı
öğrendiğinde kendisinin de keyifle okuyacağını düşündüğüm bir kitap.
Kitabımız aynı
zamanda beş çocuk ile sahneleyebileceğiniz bir tiyatro oyunu. Kitabın ikinci yarısında
öykü tiyatro oyunu olarak yazılmış. Sınıf öğretmeni olanlar kitabı bu şekilde
de değerlendirebilirler. Sevgiler.
Yazan: Feyza Hepçilingirler
Resimleyen: Yusuf Tansu Özel
Yaş grubu: 7 yaş +
KIRMIZIKEDİ ÇOCUK YAYINEVİ